“`html
Konda’nın Mayıs Anket Sonuçları: Seçmen Eğilimlerinde Dikkat Çeken Değişimler
Türkiye’de uzun zamandır takip ettiğim araştırma kuruluşlarından biri, Konda’dır. Geçtiğimiz hafta sonu, Konda’nın mayıs ayı anket verileri yayımlandı.
Sosyolog perspektifiyle, bu sonuçları detaylı bir şekilde inceledim.
Bu anket, iki önemli eğilimi gözler önüne seriyor:
(*) Birinci eğilim: Nisan ayında gözlemlenen trendler sürmekte ve Türk seçmeni arasında bazı eğilimler güç kazanmaktadır.
(*) İkinci eğilim: Mayıs itibarıyla MHP seçmeninde önemli değişimler gözlemlenmeye başladı.
Öncelikle seçmen konsolidasyonunu ele alalım.
Birinci durum: AKP yüzde 30’lara düştü, CHP ise yüzde 30’a yükseldi
Konda’nın yayımladığı mayıs ayı anketi, şu verileri ortaya koydu:
AKP, yüzde 36 seviyesinden yüzde 30 seviyesine geriledi.
CHP ise yüzde 25 seviyesinden, yüzde 30 seviyesine çıkmayı başardı.
Bunun anlamı ise oldukça net.
“Boğaz’ın iki yanında içki içenler” ifadesi artık geçerliliğini yitiriyor
AKP, artık bu ülkenin dominant partisi konumunda değil.
Muhalefet, “Boğaz’ın iki yanında içkisini yudumlayan bir grup insan” söylemini kullanarak, artık etkili bir demagojide bulunamıyor.
AKP, kendini “dilediğini yapabilecek bir güç” olarak görebilecek bir zeminine sahip değil.
Yani, AKP’nin temsil ettiği muhafazakarlık, artık ülkenin “çoğunluğunu” yansıtmıyor. Aynı şekilde, CHP’nin temsil ettiği modernlik de bu toplumun “azınlığı” haline gelmedi.
Dolayısıyla, 2017’de bu ülkeye yerleştirilen “Aşırı güçlendirilmiş tek adam rejimi” artık o sosyolojik destekten yoksun durumda.
İkinci durum: Erdoğan seçilirse, Türkiye için olumsuz olur diyenler yüzde 70 seviyesine yükseldi
Bu anketin bir diğer dikkat çekici bulgusu ise Erdoğan’ın yeniden seçilmesi durumunun Türkiye için olumsuz olacağı görüşündeki artıştır.
Halkın yaklaşık yüzde 70’i, Erdoğan’ın bir daha Cumhurbaşkanı seçilmesinin Türkiye için kötü sonuçlar doğuracağına inanıyor.
Bu oran en fazla hangi kesim arasında yükseldi derseniz, 18-34 yaş grubunun katılımını söyleyebilirim.
Üçüncü bulgu: Her dört Türk seçmeninden ikisi Erdoğan’a kötü not veriyor
Yerleşen başka bir eğilim ise şu şekildedir:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı notlar:
- (*) Erdoğan’a “Zayıf” ve “Çok zayıf” notunu verenlerin oranı yüzde 53.
- (*) “İyi” ve “Pek iyi” notu verenler ise 4 puan düşerek yüzde 24’e geriledi.
Dördüncü bulgu: Yoğun propagandaya rağmen her 5 Türk’ten 3’ü ‘Yapılan işlem hukuka aykırı’ diyor
Son 70 gündür, belki de Cumhuriyet tarihinin en yoğun propagandasını görmekteyiz. TRT ve Anadolu Ajansı gibi devlet kontrolündeki medya kuruluşları, bu dönemde İmamoğlu aleyhinde yoğun bir kampanya yürütüyor.
Sonuç olarak, İmamoğlu hakkında yapılan iddialara inananların oranı 4 puan artış göstermişken, bu durum yalnızca propagandadan etkilenenler üzerinde ortaya çıkmıştır.
Ancak bu sonuç, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının hukuka aykırı olduğu görüşünü değiştirmedi. Her beş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından üçü, durumu hukuka aykırı ve siyasi bir intikam olarak değerlendiriyor.
Beşinci bulgu: Türk halkı çoğunlukla “Kanal İstanbul gereksiz” görüşünde
Türk toplumu, Kanal İstanbul projesini genel olarak gereksiz buluyor. Gerekli olarak görenlerin oranı sadece yüzde 30, gereksiz olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 55 seviyesine ulaşmış durumda.
Altıncı bulgu: Kararsızlar arasında muhalefete yakın hissedenler, Erdoğan’a yakın hissedenlerden daha fazla
Kararsız seçmenlerin hangi lidere yakın hissettiğine dair önemli bir eğilim var. Çarpıcı bir sonuçla, yarıdan fazlası “Kendimi hiçbir lidere yakın hissetmiyorum” şeklinde ifadede bulunuyor.
Ancak, kararsızlar arasında “Kendimi muhalefet liderlerinden birine yakın hissediyorum” diyenlerin oranı, “Erdoğan’a yakın hissediyorum” diyenlerden daha fazla.
Yedinci bulgu: Bugün seçim olsa, İmamoğlu 10 puan farkla önde
Bugün bir seçim yapılsa, seçmenlerin cevapları İmamoğlu ile Erdoğan arasında 10 puanlık bir fark bulunduğunu gösteriyor. İmamoğlu’nu tercih edenler yüzde 40, Erdoğan’ı tercih edenler ise yüzde 30 seviyesinde.
Mayıs ayında hem Erdoğan hem de İmamoğlu 3 puan kaybetmiş olsa da…
Hem Erdoğan hem de İmamoğlu mayıs ayında 3 puan kaybetmiş durumda; İmamoğlu yüzde 43’ten yüzde 40’a, Erdoğan da yüzde 33’ten yüzde 30’a geriledi.
2021’den bu yana Erdoğan 14, İmamoğlu 3 puan kaybetmiş durumda
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mutlaka değerlendirmesi gereken bir veri mevcut. 2021’de yapılan araştırmalarda Erdoğan’ın oy oranı yüzde 44, İmamoğlu’nunki ise yüzde 43 olarak kaydedilmişti. Yani 2021’den bu yana İmamoğlu 3 puan kaybederken, Erdoğan’ın kaybı ise 14 puana ulaştı.
19 Mart’tan bu yana Erdoğan’ın oyu 33’den 30’a gerilerken, İmamoğlu 39’dan 40’a yükselmiş durumda
İmamoğlu’nun tutuklandığı Mart 2025’ten bugüne yaşanan gelişmelere bakıldığında, Erdoğan’ın oy oranı yüzde 33’ten 30’a düşmüş, İmamoğlu’nunki ise yüzde 39’dan 40’a çıkmıştır.
Mayıs ayında Erdoğan’ın tek kazancı, DEM tabanından olmuştur
Mayıs ayında Erdoğan’ın en belirgin kazanımı DEM tabanından gelmiştir. Seçimlerde Erdoğan’a oy vereceğini söyleyen DEM seçmeni, yüzde 2’den yüzde 6’ya çıktı.
Ankete göre mayıs ayında MHP seçmeninde 3 önemli değişim gözlenmiştir
MHP ve Devlet Bahçeli, üzerinde önemle durduğum bir siyasi gerçekliktir. Bahçeli’nin liderliğinde, Türkiye’yi zor dönemlerde çıkmaza sokmaktan koruyacak önemli kararlar aldığını düşünmekteyim.
MHP seçmeninde meydana gelen değişim ise oldukça dikkat çekicidir.
MHP ve AKP seçmenleri arasında ayrışma sinyalleri belirmeye başladı
Konda anketine göre, Mayıs ayı itibarıyla Erdoğan ile MHP tabanı arasındaki ilişki de belirgin bir değişim yaşamıştır.
Sosyolog bakış açısıyla bu değişimi şu şekilde özetlemek mümkündür.
Birinci nokta: Geçmişte birbirine oldukça yakın görüşler sergileyen AKP ve MHP seçmenleri arasında ilk defa ayrışma belirtileri gözlemlenmektedir.
İkinci nokta: Yanılma payı dikkate alındığında, bu ayrışmanın önemi gün yüzüne çıkmıştır.
Birinci nokta: MHP seçmeninin Erdoğan’a oy vereceğim diyenlerin oranı, mayıs ayında 19 puan azalmış
Geçtiğimiz ay yapılan ankette, MHP seçmeninin yüzde 69’u Erdoğan’a oy vereceğim derken, bu oran Mayıs ayında yüzde 50’ye geriledi.
Erdoğan, MHP tabanında bir ay içerisinde 19 puan kaybetmiştir. Yani her 2 MHP seçmeninden biri “Erdoğan’a oy vermeyeceğim” dedi.
İkinci nokta: MHP’de İmamoğlu hakkındaki yolsuzluk iddialarına inananlar mayısta 9 puan azaldı
Kesin olan bir gerçek var: Kara propaganda, MHP seçmenini olumsuz etkilememiş, hatta gündeme gelmesini sağlamıştır. AKP içindeki Ekrem İmamoğlu ile ilgili iddialara inananların oranı, Mayıs ayında 86’dan 91’e yükselirken, MHP tabanında ise yüzde 82’den yüzde 73’e düşmüştür.
Yani TRT ve diğer iktidar yanlısı medya organlarının yoğun kara propaganda çalışmaları, MHP seçmeninde ters etki yaratmıştır.
Üçüncü nokta: MHP’de Erdoğan’ın seçilmesinin Türkiye için olumsuz olacağına inananların oranı 10 puan artarak yüzde 39’a ulaşmıştır.
MHP tabanındaki bir başka çarpıcı değişim ise, Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin Türkiye için olumsuz bir durum olacağına inananların oranındaki artıştır. Nisan ayında bu oran, MHP tabanının yüzde 30’uyken, Mayıs’ta bu oran yüzde 39’a yükselmiştir.
Genel sonuç: Cumhuriyet tarihinin en yoğun propagandası ne sonuçlar doğurdu?
Sonuç 1: Elbette, TRT gibi devletin tüm araçları ve trolleri, İmamoğlu’na yönelik haberler ile bir aylık süreçte 3 puan kaybettirmiştir fakat asıl kaybeden Cumhurbaşkanı Erdoğan olmuştur.
Sonuç 2: Erdoğan’ın en çok düşünmesi gereken kayıp, MHP seçmeninde meydana gelmiştir.
Yargı darbesi, AKP için bir felakete dönüşebilir
Sonuç 3: 19 Mart’ta İmamoğlu ve İstanbul’daki seçilmiş belediye başkanlarına yapılan yargı hamlesi, cumhurbaşkanlığı sistemi ve AKP için büyük bir felaket öncesidir.
Tutuksuz yargılamaya geçilmezse yargı daha da ciddi bir yara alacak
Sonuç 4: Bu tutuklamalar, yargının itibarına büyük zarar verme potansiyelindedir. Uygulamada bir iyileştirme için, iddianamenin hızlıca hazırlanması ve İmamoğlu ile arkadaşlarının tutuksuz yargılanması teşvik edilmeli.
Yoksa sistem ve yargı, onarılması zor bir yaraya maruz kalacaktır.
Artık parlamenter sisteme dönüşü tartışma zamanı geldi
Sonuç 5: Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı Hükümeti sistemi, Türkiye’ye uymamaktadır. Halkın yüzde 70’i parlamenter sistemin daha verimli olduğuna yönelik inanç taşımaktadır. Bu nedenle, yeni bir anayasa yapılacaksa, öncelikli madde parlamenter sisteme dönüş olmalıdır.
“`